12 Kasım 2012 Pazartesi

Ata'mın Köşkü

Malum bilindiği üzere 10 Kasım Cumartesi günü Ata'mızın 74. ölüm yıldönümüydü. Saygı,sevgi ve rahmetle Atatürk'ü andık,oğlumla birlikte saygı duruşunda bulunduk.

Cuma günü Efe'nin okul notlarında mümkünse Cumartesi günü Florya Atatürk Deniz Köşkü'ne gidilmesi ve minnoşumuzun orada fotoğraflanması istenmişti. İyi ki de istenmiş..

Cumartesi Efe'nin huysuzluk krizleri sebebiyle gidemedik ama Pazar sabahı köşkün kapısına dayandık. Utanarak söylüyorum burnumuzun dibinde olan köşke hiç gitmemiştik. Birkaç kere gitmeye teşebbüs ettik fakat o zaman da köşk onarımdaydı.

Köşk 1935 yılında Atatürk'ün hastalığına deniz havası iyi gelir diye düşünülerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan bir yazlık mekanmış. Gösterişi sevmeyen Atatürk mümkün olduğunca sade bir yapı istemiş ve kökün yapımı sadece 45 gün sürmüş.

Köşk'e doğru yürürken burnumun direği sızladı. İçeriye girince insanın burnuna resmen tarih kokusu geliyor. Çok sade,küçük. Gezme işi 15-20 dakikada bitiyor ama çok etkileyici bir yer. Bir tarafta şapkası diğer tarafta o şapkasıyla fotoğrafı... Kayığı ve karşısında kayığında kürek çekerken fotoğrafı... Etkilenmemek mümkün değil. Girişi sadece 2.5 TL.

Herkese gidip görmeyi tavsiye ediyorum. Ne de olsa Ata'mızın bizlere mirası..

31 Ekim 2012 Çarşamba

Bayram

Eveeeet, bu seneki kurban bayramını da geçirmiş bulunuyoruz. Herkesin hem geçmiş kurban bayramını hem de 29 Ekim Cumhuriyet bayramını kutluyorum.

Efendim biz bu bayram ani bir kararla Antalya'ya dayıcığımın yanına gittik. İyi ki de gittik. Yıllardır genelde Antalya'da yaz tatili yapar, havuzun denizin kenarında malak gibi yatar,dönerdik. Bu vesileyle Antalya'da ne var ne yok iyice gezme fırsatı bulduk.

Kurşunlu şelalesi, Düden şelalesi, Konyaaltı plajları, Lara sahili,cam piramit,Atatürk Parkı ve dayıcığımın yayla evi... Her yerleri gezdik,çoook keyifli bir bayram geçirdik. O kadar yorulduk ki akşam 9'da koltuk üzerinde Efecik uyudu bile... Normalde hiiiç uykusu gelmeyen minik kuzum bu yoğun tempo sonucu eve dönüşlerde sağda solda uyudu hep..

 Dayım merkezde yaşadığı için köy hayatını hobi olarak seçmiş. Boş zamanlarda 1-2 gün kaçıyorlar yaylaya..Yayla evine gittiğimde daha da iyi anladım ki biz boşa yaşıyoruz. Halk şahane, sabah kümesteki tavuğun altından topladığı yumurtayla,ineğinden sağdığı sütle, bahçesinde yetiştirdiği domatesi,salatalığı,biberiyle kahvaltı yapıyor,bayıldımm.

Bizimkiler çakma yaylacı olduğu için bahçede 3-5 patlıcan biberden başka birşey kalmamış. Ama komşunun tarlasında kalan son domateslerin tadını ve kokusunu 10 yıl daha unutmam sanırım. Biz görmemiş olduğumuzdan kalan mahsule resmen saldırdık. Kim toplayacak kavgasını tabi ki Efe kazandı. Yüzündeki mutluluk anlatılacak gibi değil,çok keyif aldı..

Umarım sizler de benim gibi güzel bir bayram geçirmişsinizdir. Buradan geçirdiğim bu güzel bayram tatilime sebep olan dayıma ve yengeme sonsuz teşekkürler ediyorum..

Sağlıkla kalın...

21 Ekim 2012 Pazar

Nazo'm Taşındı

Benim çook sevgili, bir tanecik komşum Nezahat ablam 2 yıl önce kendine ev aldı. O zamandan beri taşınacağını söyler dururdu. Tanımadan sevdiğim kiracısı :) bu ay başına kadar oturdu da Nazo'm benden hemen ayrılmadı.

Günlerden beri süren tadilat olayları nihayete erdi ve hafta başından beri karınca gibi yavaş yavaş götürdü eşyalarını. Dün sabah tıkırtılara uyandım. Kapı deliğinden baktım ki artık tamamen eşyalar gidiyor. Pijamalarla daldım karşı daireye. Sait abi ve Nazo kapıya arkalarını dönmüşler, beni görmüyorlar...

Arkadan yavaşça yaklaşıp ikisinin arasına giriverdim. Üçümüz aynı anda birbirimize baktık, birkaç saniye hiç konuşmadan yan yana durduk. Sonra çeneler titremeye başladı ve ben hemen koşarak eve kaçtım. Bir süre evde zırladım. Sonra Efe uyandı. Hemen hemen her sabah kalkınca Nazo'ya gittiğinden yine hemen kapıya yönelip karşı daireye kaçtı. O an gidemedim 5 dakika sonra Efe'yi alayım dedim, kadının başı kalabalık,işi gücü var. İçeri girdim Nazo Efe'yi kokluyor.. Göz göze geldik 2-3 saniye.

Yaşlar akıyor yine konuşmak yok. Efe'yi kaptığım gibi yine eve koştum.. Yine zırladım durdum.

Sonra kahvaltı hazırladım,geldiler. Yedik ağladık, içtik ağladık.

Bu akşam soluğu Nazo'mun yeni evinde aldım. Başka bir evde O'nu görünce 1 yıldır görmüyorum sandım. Ev aldı diye çok sevindim ama burnumun dibinden ayrılmasına da çoook üzüldüm.

Allah ağız tadı,sağlık ve mutlulukla oturmayı nasip etsin güzel yürekli komşuma..

16 Ekim 2012 Salı

Geziyorum,Tozuyorum

Okul olayımız bitti, kına telaşımız bitti, düğün koşturmamız bitti...

Kocişkomun abisi de evlendi, Allah mesut, bahtyar etsin..

Uzuuuuuun zamandır kendime ayıramadığım canııım vakitlerim ve ben başbaşa kaldık. Şimdilerde gezinmekle meşgul olduğum için yazamıyorum :))))

Önceki sabah oğlu oğlumun, kendisi de benim arkadaşım olan Neşe kankam ve ben Florya sahilindeki Sütiş'te başbaşa kahvaltı yaptık, iyi ki de yapmışız mekana bayıldım. Havası, ortamı çok güzel. Son baharın bu şahane günlerinde açık havada yapılması gereken denize nazır son kahvaltıların tam da adresi burası..

O gün kankimden öğrendim ki Florya'daki Akvaryumun yanında bayaaa bi zamandır inşaatı devam eden Aqua Florya Alışveriş Merkezi tamamlanmış ve önceki hafta sonu açılmış.

Ertesi gün soluğu orada altım tabii. Her mağazası faaliyete geçmemiş olsa da alışveriş merkezini çok beğendim. Benim bayıldığım marketlerden olan Macrocenter veee Komşufırın artık burnumun dibinde, çok mutluyum. :) 10 kilo alırım artık.

Benden 3-5 gün daha haber alamazsanız anlayın ki verdim kendimi gezmelere.....

28 Eylül 2012 Cuma

Mutluyuzz

Artık gayet mutluyuz. Küçük kuzum artık okuluna alıştı. Ya da şöyle diyelim; ben Efe'nin okulda tam gün kalmasına alıştım.

İlk günleri kabus gibi geçirdim. Okulun eve yakın olması sebebiyle ilk günler günde 2-3 kez gidip "Efe nasıl? bi sıkıntı oldu mu? uyudu mu?" diye soruyordum. Daha sonra okulu su yolu yaptın kızım yeter gitme diye kendime telkinlerde bulundum. Ama o zaman da taciz telefonlarıma engel olamadım. Kapıda değildim de telefondaydım!

Sabah bırakırken akşam alırken engel olamadığım karın ağrılarım vardı. Resmen karnım ağrıyordu yaaa.. Çocuk okuldan çıkıyor, soruyorum: nasıl geçti anneciğim günün?  Harika anne çok eğlendim...  Eee ben niye böyleyim?

Sonra tamam dedim alış Özoş, çocuk mutlu, şanslısın. Vee dün almaya gidince bana "niye geldin ki anne sen?" dedi. Yani gelmeseydin, ben burada iyiydim demeye çalıştı kibarca.

Şimdi O'nun mtlu olduğuna tamamen inandım, artık bende mutluyum,karnımda
 ağrımıyor :)))  Okul çıkışını iple çekiyorum ama bu aramızda kalsın..  Sağlıcakla kalın...

16 Eylül 2012 Pazar

Buruk Gün

Başlıktan da belli olduğu üzere bugün içim çok buruk. Küçük kuzum bugün ilk defa tam gün okulda kalacak.

O'nun için ne kadar iyi olacağını, okul öncesi eğitimin ne kadar önemli olduğunu bilsem de kuzudan bütün gün ayrı kalacak olmak ilk günler beni biraz zorlayacağa benziyor.

Sabah 8 de uyandık. Okula gitmeye daha 1 saat vardı. Hafif bi kahvaltı yaptık. Birazcık televizyona baktık. Bit gibi halimizle küçücük formamızı giyindik,anneye poz verdik ve okul yolunu tuttuk.








Ben baş ağrısıyla girdim okul kapısından, Efe Bey ayakkabılarını değişti veeee bana bir öpücük bile vermeden koştu sınıfına.. Dudaklarım öpücük modunda kalıverdi. Güya sarılacaktık, iki yanak bi kaymak öpüşecektik.

Anneliğin cilveleri işte.. Günlerdir yaşadığım tam gün ne yapacak, O öğretmeni anlamayacak, öğretmen O'nu anlamayacak sıkılacak mı, ayrılık kaygısı yaşayacak mı soruları uzaktan bi geçiştirilmiş öpücük ve bye bye anneee ile son buldu.



14 Eylül 2012 Cuma

Okula Alışma

Bilenler bilir Efe Bey geçen sene oyun grubundaydı. Artık taaam 3,5 yaşında ve bu yıl okulu tam gün olacak. Bu hafta okula alışma haftası dolayısıyla günde 1,5 saat okula gittik. O mu okullu oluyor yoksa ben mi bilemiyorum. Bir heyecan bir heyecan..

Öğretmenizimle tanıştık, adı Essi. Çok sempatik ve şeker bir öğretmen. Efe'nin bayanlarda en  beğendiği şey Essi'de de var: sarı saçlar.. Birbirlerine alışmaları konusunda çok etkili olacağını düşünüyorum :))) Essi Türkçe, Efe'de İngilizce bilmediği için daha iltifat etmeye başlayamadı, yakındır bekliyorum.

Yüz boyatmaktan hoşlanmayan Efe, bugün korsan şeklinde boyalı suratıyla okuldan ağzı bir karış çıktı, gözlerime inanamadım.

 
 
Pazartesi günü itibarı ile sabah 9 akşam 4 okulluyuz. Bu hafta Efe okulda tam güne alışırken ben O'nun okullu olduğuna nasıl alışacağım bilemiyorum.
 
Özlerim ben oğlumu yaaaa......
 
 
 
 

11 Eylül 2012 Salı

2012 tatil

10 gün aradan sonra herkese yeniden merhaba!!!

Bu sene hazırlıkları çekirdek ailemizin bütün fertleri hasta olduğu için sadece 1 gece öncesinden yaptığım  2012 tatil rotamız Antalya Voyage Sorgun'du. 

İstanbul'dan ayrılırken hava biraz serindi. Antalya'ya indiğimiz anda iliğimiz kemiğimiz ısındı. Sıcak havanın ve gribimizin etkisiyle otele sersem bir vaziyette burnumuzu çeke çeke girdik. Tatilimiz çok güzel başlamıştı (!) Valizleri odamıza ulaştırıp oteli şööyle bi keşfe çıkalım dedik ama bu keşif pek bir kısa sürdü. Halimiz yoktu hemen odamıza döndük uyuduk, kalktık, yedik ve Efe 8'de biz 9'da uyuduk. İlk gün böyle geçiverdi.

İkinci gün biraz daha üçüncü gün biraz daha derken dördüncü gün iyice düzelmiştik. Gün içinde su kaydırakları akşam da lunaparkta çocuklarla eğlenceli geçen 4. gün sonunda hepimiz gayet mutluyduk. İçinde hepimize birer tane arkadaş bulunduran bir çekirdek aileyle de tanışmıştık.

5. gün cümbür cemaat artık mekan olarak bellediğimiz çocuk havuzu etrafındaki yerimize konuşlandık. Haha hihi gülüp eğlenirken 15-20 saniye için arkamızı döndüğümüz Efe tekrar çocuk havuzuna kafamızı çevirdiğimizde yerinde yoktu. Nası yani? Sadece 1 adım arkamızdaydı!

Korku, telaş, panik hepsi birbirine karışmıştı. Ağlaya zırlaya bi sağa, bi sola, su kaydıraklarına, denize, havuza derken 20 dk sonra Efe bey otel güvenlikleri yardımıyla 40-50 metre arkamızda bulunan ve 2 kere bakıp 3-5 çocuğun içinde bulamadığımız kaydıraklı çocuk havuzunda bulundu.

Herhalde karı koca bi 5 yıl çöktük. Allaha şükür sağ salim kavuştuk kuzumuza. Allah kimseye yaşatmasın..

Uzun lafın kısası bu yıl tatilde eğlendiğimiz kadar üzüldükte... Allah beterinden korusun dedik.
Seneye inşallah çok daha iyi şeyler yaşayacağımız bir tatil diliyor ve tatildeki güzel zamanlardan birkaç kare paylaşıyorum..






30 Ağustos 2012 Perşembe

süsleme

     
 Sanki daha birkaç gün önce hamilelik haberini aldığım arkadaşım Senem 9 ayını devirmiş, bitirmiş doğum zamanı gelmiş bile... Zaman gerçekten de su gibi akıp geçiyor..

      Malum biz de doğum odası süsleme işi ile ilgilenince doğruca hastane yolunu tuttuk. Kendi doğumumdaki kadar heyecanlandım yine. Hastaneye vardığımda Senem hala odasındaydı. Bi ağladı, bi güldü minik prense oda hazırlanırken yattığı yerden bize eşlik etti.


Anneler kervanına katılan çocukluk arkadaşım ARAMIZA HOŞGELDİN...

Allah minik Arda'yı sağlık,mutlulukla büyütmeni nasip etsin..








24 Ağustos 2012 Cuma

Hazırlıklarımız

Vallahi telaş üzerine telaş, koştur babam koştur yazamıyorum yaawww.... Blogum yetim kaldı. Hergün yazıyım diyorum ama gözü kör olasıca vakit şıp diye geçiveriyor işte.

Efendim kocacığımın abisi evleniyor, malum düğün hazırlıklarımız var, (elbise ara bulama,çanta ara, yok efendim ayakkabı ara)1 hafta sonra tatile çıkacağım onun hazırlıkları var, Efe Bey ara ara yeni okuluna gidiyor onu alıştırma işi var. Var allah var (daha neler neleer var da bayıltmıyım şimdi sizi)   İMDATT!! 

Evde oturup miskinlik yapmayı özledim gerçekten. Bugün birşey  yapmayacağım desem bile Efe evde durmuyor, gezmeye alıştı ille de sokak diyor :)) Anasının oğlu işte...

Tatil öncesi tekrar yazarım inşallah...

10 Ağustos 2012 Cuma

Süper Kızlar

Dün akşam 22.55 itibarı ile gözlerimiz televizyona kilitlendi. Olimpiyatlar 1500 mt. bayanlar finalinde  bütün Türkiye tek yürek olduk ve  tarihimizde bir ilk gerçekleşti. Bir altın ve bir gümüş maldalya kazandık.

İnanılmaz gurur duydum,mutlu oldum. Süper kızlarımız Aslı Çakır Alptekin ve Gamze Bulut'a sonsuz teşekkürler......


6 Ağustos 2012 Pazartesi

Enerji Yokluğu

Başlığa bakınca derdim belli oluyordur herhalde. Halim yok arkadaşlar.. Bu yıl bir gün bile oruç tutamadım ama yine de yarı baygın etrafta turluyorum. Sağolsun Efe bey enerji tüketme konusunda çok başarılı. Sabah gözünü açtığı gibi bütün günün planını bir çırpıda yapıveriyor.

"Önce alışveriş merkezine gidelim anne, orada scooterımla gezerim, sonra çarpışan arabalara bineriz, dondurma da yeriz" diye başlıyor sıralamaya...

Bir gün iki gün derken bende hal kalmıyor.. Zaten bu enerji yokluğu çektiğim günlerde bloguma bile yazacak takat kalmadı bende de parmaklarımda da..

Bu derdime derman bulacak arkadaşlar formulleri yazıversinler sevabına...

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Hafta sonu Kaçamağı

Ramazan son yıllarda yaza denk gelir oldu. Biz de tatillerimizi ramazan sonrasına bırakır olduk. E işte can çekiyor şöyle havuz,hazır gelen yemekler falan...

 Yazıktan hafta sonu değişiklik için kaçacak bir delik aradık ve önceki hafta sonu  Durusu Metra Club'a gittik. Eski adı Durusu Park Otel.

Eğer hafta sonları yapılan rutinler sizi de baydıysa şiddetle tavsiye ederim.

Hadımköy TEM gişelerinden çıktıktan yarım saat sonra otele ulaşabilirsiniz. Tam kafa dinleme yeri çocukla da ideal çocuksuz da...  Tesis 75 odalı fakat içinde mini bir hayvanat bahçesi  bile var. Otelin de içinde bulunduğu Durusu Parkı keşfedilmemiş cennet gibi. Parkın içinde at  çiftliği de bulunuyor. Havası tertemiz..

Hem çok eğlendik hem de dinlendik. Bir göz atın bakalım..






20 Temmuz 2012 Cuma

Ramazan Geldi Hoşgeldiii

2012 yılının ramazan ayına girmiş bulunuyoruz. Herkese hayırlı ramazanlar diliyorum.

Malum havalar çok sıcak ve oruç tutanların dikkat etmesi gereken birkaç konuyu sizlere buradan aktarmak istedim.


Sahura kalkmak çok önemli, Ramazan ayında uzun süre aç kalınacağından yatmadan fazla yemek ya da iftarda tüketilenlerle oruç tutmak sağlıksız olacaktır. Bu nedenle sahura kalkmak sağlığınız için faydalı olacaktır.

Kan şekerini dengede tutmaya özen gösterilmeli, sahura kalkılmadığında açlık süresi daha da fazla uzayacağından bu durum kan şekerini etkiler. Kan şekeri daha erken saatlerde düşmeye başlayacağından kişinin sağlığını ve günlük yaşantısını olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle sahura mutlaka kalkılmalıdır.

Sahurda neler tüketilmeli? Sahurda peynir, süt, zeytin, söğüş salata, yumurta, açık şekersiz çay veya taze sıkılmış meyve suyu, kepekli ya da esmer ekmek gibi kahvaltılıklar tercih edilmelidir. Dengeli beslenmeniz sizi uzun süre tok tutacaktır.

Su tüketimine dikkat edilmeli, Ramazan ayının yaz aylarına denk gelmesiyle su içme ihtiyacı daha da artmaktadır. Günlük yetersiz miktarda su alımı kişide halsizlik, baş ağrısı, böbreklerde sorunlara yol açabilir. Bu nedenle sahur, iftar ve sonrasında 2-2,5 lt su içilmesine özen gösterilmelidir.

İftar 2 öğüne bölünebilir, uzun süren açlığın ardından birden yemek yenilmesi sağlığı olumsuz yönde etkileyebilir. Bu durumlarda kan şekerinde hızlı yükselme ve düşmeler ya da mide rahatsızlıkları gibi sorunlar görülür. Bu nedenle iftara çorba ve salata ile başlayıp ardından 20-30 dk ara vermek, ve sonrasında ana yemeğe devam etmek daha sağlıklı olacaktır.

İftarda ve sahurda posa miktarının artırılmasına özen gösterilmeli, kan şekerindeki hızlı değişimi önlemek için öğününüzdeki posa miktarına özen gösterin. Sofranızda etli sebze yemeği, kurubaklagiller, bulgur pilavı, çorba, kepekli makarna, salata, kepekli ya da esmer ekmek gibi yiyeceklerin olmasına dikkat edin.

Yemeklerinizin yanında salata yemeye dikkat edilmeli, sofranızda salata bulunması hem öğünlerinizin posa içeriğini artıracak, hem uzun süre doygunluk sağlayacak hem de su ihtiyacınızın bir kısmını karşılayacaktır.

Yağlı yiyeceklerden uzak durulmalı, fazla yağlı, kızartma, kavurma gibi yiyecekler yerine ızgara, fırın ya da haşlama gibi besinler tercih edilmelidir. Bunun yanı sıra yemek süresi uzatılmalı ve besinler çok çiğnenmelidir.

Hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar tercih edilmeli, kadayıf, lokma, baklava gibi şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar ya da meyve tatlıları tercih edilmelidir. Sütlü tatlılar hem besin değeri yönüyle hem kalorisi düşük olması nedeniyle sağlıklı bir seçim olacaktır.

Fiziksel aktiviteye özen gösterilmeli, kişiler uzun süre aç kalınacağından, fazla enerji harcamamak için geç saatlerde uyanmayı ya da gün içerisinde hareketsiz olmayı tercih ederler. Ancak eğer Ramazan ayında kilo korumak isteniyorsa fiziksel aktivite azaltılmamalıdır. Gün içerisinde düşük tempolu kısa yürüyüşlerle ya da iftar sonrası yürüyüş ya da sporla kilonuzu koruyabilirsiniz.


Habergazetesi'nden alıntıdır.

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Baygın Ben

Yazı seviyorum...
Yazı çook seviyorum..

Amma ve lakin bu kadar dilimi dışarıya çıkartmadığı sürece.. Son birkaç gündür bizim akşamları üzerimize hırka, sweet falan almadan çıkamadığımız Silivri bile geceleri cayır cayır yanıyor.

Yatma zamanı tavuklarla aynı olan ben, gece 1-2'ye kadar uyumak için uğraşıyorum. Tam uyuyorum güzelce rüyalara dalmışken kulağımda vıııızzzz sivri sesi... Mübarek hayvan gece ben yatmadan sesini duyursan da bende seni haklayıp daha sonra uyusam.... Hayvan kendini ancak sabaha karşı gösteriyor. Saat 5-6 civarlarında (malum göz o saatte saati bile tam göremiyor) sivri avımı da tamamlayıp tekrar yatıyorum. Sabah erken kalkmayı seven Efe en geç 8'de uyanıyor da sorun bende, ben uyanamıyorum. Yatak beni çağırıyor..

Malum gece böyle yat-kalk yapınca sabah pek mahmur uyanıyorum. Ha ayıldım ha ayılıcam derken son günlerin deli sıcaklarından ayılmak yerine iyice mayışır oldum. Akşama kadar sersem gibi turluyorum..

Yaz güzel olmasına güzel de her güzelin bi kusuru var ne yapalım..




8 Temmuz 2012 Pazar

Yaz modumuz

Yazlık serüvenimiz tüm hızıyla devam ediyor.Efe doğduğundan beri en rahat yazı bu sene yaşıyorum,bu sebepten ötürü de yaz hiç bitsin istemiyorum. Eminim Efe'de aynı duygular içinde..

Sabah kalkıp kahvaltımızı yapıyoruz.Bazı günler yakınımızda olan Maxi Alışveriş Merkezi'ni yada Kipa'yı tura çıkıyoruz.Dışarı çıkmayacaksak bahçeye minnoşun havuzunu koyuyoruz,O'nun koşup havuza atlayarak Survivor yapışını seyrediyoruz. Öğlen uykusundan sonra da sahilde kum oynayıp denize giriyoruz akşamı ediyoruz.Bütün günü sokakta tamamlamaktan zamanın nasıl geçtiğini hiç anlamıyoruz.

Herşey böyle güzel giderken Efe Bey'in top oynarken düştüp bacağını yaralamasıyla kabus dolu günler başladı :)  Ufak birşey ama O'nun için kabus oldu.Sabahtan akşama kadar koltuktan inmiyor,sebilden su almak en büyük zevkiyken şimdi suyu bile benden istiyor. Üzerini değiştiriken yaralı bacağıma dikkat et  anne diyor :) Balkona bile koltuktan kucaklanıp taşınarak gidiyor,bacağı yaralı ya yürüyemiyor :) Günler şu anda ikimiz içinde biraz zor geçiyor :))

Veee anlıyoruz ki erkek milleti küçüklüklerinden başlıyorlar anneleri tarafından derlenip toparlanmaya birazcık ta şımartılmaya...Büyüyünce de eşlerinden bekliyorlar..

Şimdiden düşünmeye başladım bu nazlı oğlanın alacağı kız bana bayaaaa bi küfür edecek galiba :)))

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Güven Veren Yüzük

Şimdi yazının başlığına bakıpta bu nedir demeyin.Allaha şükür benim eşime olan güvenim sonsuz da bu konuda sıkıntı çeken arkadaşlara çare olabilsin diye hafta sonu gazetede okuduğum bir konuyu paylaşmak istedim.

thecheeky.com eşim yüzük takıyor mu takmıyor mu diye düşünen insanlar için bir yüzük tasarlamış.
Yüzüğün içinde büyük harflerle "I'M MARRIED" (EVLİYİM) yazısı varmış. Bu yazı yüzük belirli bir süre parmakta kaldıktan sonra parmağa iz bıurakıyormuş ve yüzük parmaktan çıksa bile yazısı kalıyormuş.

Bana kalırsa bu zamanda aldatmak isteyen kişiler ve onlarla beraber olan insanlar için artık parmakta yüzük varmış yokmuş hiç önemli değil.

Yok ille de takıntım var diyorsanız buıyrun bu yüzük tam size göre...

27 Haziran 2012 Çarşamba

Kadın Olmak

Yazlık sezonu,güneş,deniz dedik kendimizi yaza kaptırdık, evimizi unuttuk.

Koştuk geldik ki eve ev evlikten çıkmış. 1 haftada bile yaşanmayan,içinde insan olmayan yer belli oluyor, evimin "yaşanılırlığı" gitmiş.

Kapıdan girdiğim gibi camlara saldırdım, havasızlıktan öleceğim sandım.Bugün İstanbul'da hava serin ama cam kapı kapalı olunca ev hamam gibi olmuş,oksijen namına da gram birşey kalmamış. Sonra doğru kirli çamaşırlara giriştim.Mutfağı temizlerken düşündüm:kadın milletinin işi hiç bitmez mi yahu?

Yazlığa giderken evi temizle,çamaşırları yıka,ütüleri yap, git.

Yazlığa git  her yer toz toprak, temizle,alışveriş yap,yemek pişir.......

Eve dön önce temizlik yap,evde bozulmasın diye birşey bırakmamışsındır o yüzden alışverişe git gel ve yemek yap......

Bu toz kısmının hiç işi yok ya,hemen gelir baş köşeye kurulur,sen kapıdan girince de o baş köşeden senin gözüne gözüne batar durur.Gelde alma!

Vallahi bizim işimiz zor.Göze görünmeyen şeylerin peşinden koşturup duruyoruz.Bugün yap yarın aynı.Ne olurdu ki bi temizlik  1 hafta öyle ilk günkü gibi kalsaydı?Ahh ahhh!!!!!

Hayal alemine çok dalmadan işimin başına dönüyorum arkadaşlar,en kısa zamanda görüşürüz...

23 Haziran 2012 Cumartesi

Günün Sürprizi

Ayyy bugün çook mutluyum......Kocacığım bana harika bir sürpriz yaptı....O'nu da çok severim,sürprizlerini de!

Bugün sıcaktan yazlıkta sabaha of poflarla başladık.Bizim püfür püfür esen balkonumuzda oturmak mümkün değildi.Paşam da evin içinde durmaktan sıkıldı ama ne yapalım öğlen sıcağında bayılmayalım dedik oturduk :)
Öğleden sonra şöyle küçücük çıkalım bakınalım dedik ama yarım saat sonra dilimiz dışarıda eve döndük.

Efe bey dedesi ve halasıyla denize inince bizde akşam yemeği hazırlıklarını bitirdik.Geldiler,yedik,içtik karnımızı doyurduk..Buraya kadar herşey normal.

Yarım saat kadar sonra benim kocacığımın arabası göründü,evden çıkan aaa Hakan sesleri ile birlikte.
Şimdi o anlarda evdeki konuşmaları aynen aktarıyorum:

Yanında biri var,
kim o
aa babam babam onu da almış
eee arkadaki kim
kız kim o kafasını da ön koltuğa doğru sokmuş
tanıyamadım ki
aaaaaaaaa Onur'um canımmmmmm

veeeeeeeeee kapıya doğru çıplak ayak koşulur.

Onur benim ortanca ağabey olur.Marmaris'te yaşıyor ve 1 senedir webcam harici yüzünü görmemiştim.
Sabah İstanbul'a gelmiş ve  bana  haber vermeden planlar kurulmuş.Son zamanlarda hiç bu kadar sevinmemiştim.Kardeş kokusu sarıldım,öptüm,kokladım....Yazarken bile gözlerim doluyor valla.
Çoookkk özlemişim...

Kocam seni çook seviyorum,beni nasıl daha da çok mutlu edebileceğini bildiğin için daha da çok seviyorum.Yine bugün tam 12'den vurduğun için çoook teşekkür ediyorum.







22 Haziran 2012 Cuma

Sahil gözlemleri

Evet,havalar kaynadı,yaz sezonu açıldı,yazlığa geldik.eee daha güneşi bir kere gördük.Kuzuyu öğlen uykusuna yatırdığım gibi çay fincanımı kaptım soluğu sahilde aldım.

1-3-5 yok artık dayanamayacağım dedim ve 7. Dakikada soluğu gölgede aldım.Bir kez daha anladım bu güneşlenmeler sabır ısı valla. Şimdi gölgeye geçtik ya yüzümüze gözümüze can geldi,başladık etrafa bakinmaya ;)Buyurunuz bakınız an itibariyle gözlemlerim:

 Bir görseniz ya su anda onlar siyah ben beyaz! Ne zaman actın sezonu da böyle oldun kardesim? Neden moralimizi bozuyorsun şimdi? Git bakiyim söyle kenara! Hala da yatıyor,pes yani kömür olacak!

 Neyse sakinleşiyim biraz.............

Sıradaki gözlem yeni nesil genc kızlar. Maşallah diyeyim nazar değmesin,abla desek yeridir.

 Son olarakta neden kız cocukları sahil kenarında kova,kürek sakın sakın oynar da erkek cocukları bı o tarafa bı bu tarafa koşturur?

Anlayan varsa lütfen anlatsın,merak ettim dogrusu...

20 Haziran 2012 Çarşamba

2012 Yazlık Sezonu

An itibariyle bu senenin yazlık sezonunu açmış bulunuyorum. İlk günün sersemliğini ancak üzerimden attım.Dün gelmiş olduğum Silivri'nin adamı sersem eden rüzgarı sebebiyle yazacak halim bile kalmamıştı.Allahtan bugün hafif alışır gibi oldum.

Bugün güne evin önünden geçen simitçileri bekleyerek başladım.Efe beyimiz her sabah kapıdan geçen simitçiden yesede yemesede mutlak suretle simitini alır da :))) Kahvaltıdan sonra alışveriş merkezi gezimizi yaptık.Öğlen minnoş uyuyunca vücudumu güneşle tanıştırma fırsatı buldum.Yansam bir türlü yanmasam bir türlü,yanalım derken bu sefer de kaşıntı derdim başladı.Ah bu güneş alerjisi de olmasa hayat ne kadar da güzel olurdu..Pes etmek yok , yarın da güneşin alnındayım!

Yarınki planımı güzergahım Tekirdağ olacak şekilde yaptım.Öğlen güneş banyomu yaptıktan sonra karnımı doyurmak için yazlık tayfamızla birlikte Tekirdağ köftesi yemek için yollara düşeceğiz.

Canını çektirdiğim herkese özürlerimi sunarım,bu sefer de bize afiyet olsun..

19 Haziran 2012 Salı

Yufkalı köfte


Bir süredir süren diyet macerasından sonra bende ufak ufak kaşınmalar başladı. Kendi kendime biraz kaçamak yapmam lazım dedim ama öyle abartmadan..O kadar emek boşa gitmesin değilmi :))

Beni bilen bilir oldum olası börek,çörek olayına asla hayır demem,istesem de diyemem.. Şöyle börek gibi olsun,görüntü iç açıcı olsun ama kaloriside abartı olmasın diye düşünüp başladım araştırmalara..Bir tarifi gözüme kestirip hazırlıklara başladım.

Hazırlaması 10-15 dakika pişirmeside ortalama 20 dakika süren bu güzel yemeği anlatmadan duramayacağım.

En kısa şekliyle tarif şu;

Önce köfte yapıyoruz.3 yufka için 300-350 gr kıyma
       1 soğan,
       Ben galete unu ve biraz da köfte harcı koyuyorum
       Tuz ve karabiber

Köftemizi hazırladıktan sonra 1 yufkayı bütün olarak tezgaha serip yarısına su ve yağ karışımı sürüp ikiye katlıyoruz.Yarım ay şekli alan yufkamızın geniş kısmına uzunlamasına yaptığımız köfteden koyup sarıyoruz.Bu uzun ruloyu ortalama 2 parmak eninde yani 4 cm genişliğinde halkalar halinde kesiyoruz.Yufkalar bitene kadar tekrarlıyoruz.

Yağlanmış fırın tepsisine diziyoruz.200 derece fırında ortalama 20 dakika pişiriyoruz.

Üzerine sarımsaklı yoğurt ve salça-yağ karışımı döküyoruz..

Afiyetler olsun..








Fotograf yenipencere.com dan alınmıstır.



18 Haziran 2012 Pazartesi

Fala İnanma Falsız Kalma

Fala inanalım mı inanmayalım mı bir türlü karar veremedim valla..Bu yaşıma kadar hiç birine para veripte fal baktırmamıştım taa ki 2 gün öncesine kadar.Nerden nereye uzun hikaye biriyle karşılaştım kadıncağız fal bakarmış meğer..

Hadi dedim bana da salla birşeyler..Aa o da ne ayol? Kadın sanki babamın kızı,bildi de bildi.Ağzım açık kaldı vallahi.

Allaha şükür kötü birşey söylemedi de kafama takmadım. Yoksa bu kadın bana kötü birşeyler söylese inanırdım herhalde.

Geleceğe dair de güzel şeyler söyledi.Onlara inanmak isterim valla ne yalan söyleyeyim.
Şimdi söyleyin bakalım fala inanılır mı inanılmaz mı?

17 Haziran 2012 Pazar

Babalar günümüz

Bugün malumunuz üzere babalar günü.Öncelikle kendi babam olmak üzere diğer bütün babaların ve baba olmak için gün sayan beylerin babalar gününü kutluyorum.

Dün yapmış olduğum plan doğrultusunda bizim evde babalar günü günün anlam ve önemine yakışır şekilde mükellef bir kahvaltı sofrasıyla başlayacaktı.Daha sonra da baba oğul Efe'nin okulundaki "Babalar Günü Etkinliği'ne" gidecekti.

Fakat dün akşam kandil olması sebebiyle yapılan ziyaretler sonrası geç yatan Efe bize son dakika golü attı.Sabah odasından seslendiğinde saat 9.30 du. 10.00 da başlayacak olan etkinliğe yetişmek için mükellef kahvaltı yerine tost yiyerek güne başladık.

Baba oğulu apar topar uğurladıktan sonra sabah kahvemi kendi kendime içip onların gelmesini heyecanla beledim. 1,5 saat sonra geldiler. Çok eğlendikleri her hallerinden belli oluyordu :)) Okulda baba için hazırlanan hediyeyi çook kıskandığımı söylemesem olmaz valla.Bakınız kıskanılmayacak gibi mi yani?




Birde baba-oğul etkinliği yapmışlar.Orada da ikisi birlikte anahtarlık hazırlamışlar.Buyrunuz hemen onuda taza taze ekliyorum






Ayrıcaa okulda düzenelenen "babaya yoğurt yedirme yarışı"nı da birinci olarak tamamlamışlar :))

Kocacığıma BABA olmayı tattıran can tanem EFE'me, O'nun bizim çocuğumuz olmasını nasip eden Allah'a milyonlarca kere şükürler olsun.


Her sene bir öncekinden güzel geçmesi dileğiyle bir sürü bir sürü babalar günlerine.....









Lütfen Duyuralım

15 Haziran 2012 Cuma

Çocuklara Yemek Yedirme Taktikleri


Sağolsun benim oğlumun yemekle pek arası yok,doğduğundan beri bu böyle.Eskiden durum daha vahimdi,çok üzülüyordum ama şimdi artık biraz daha normale  döndü.Son birkaç ay içinde ufak taktiklerle hiç yemediği yemekleri bile az da olsa yedirmeyi başardım.Bugün sizlere çocuk yedirme inceliklerinden bahsedeceğim.Her ne kadar uzmanlar bu yöntemleri onaylamasa da önemli olan bizim ağıza tıkabildiğimiz fazladan 3-5 kaşık öyle değil mi?

Öncelikle çikolata,şeker gibi abur cuburları sadece yemek sonrasında haftada 1-2 defadan fazla olmamak şartıyla yemesine izin veriyoruz.

Sabah kahvaltısında peynir,zeytin,yumurta yemeyen oğluma tost ekmeği üzerine tereyağ,pınar beyaz sürüyorum.Ekmeği ikiye bölüyorum.Bir bölümü eline verip Balparmak'ın çıkardığı küçük tüplerdeki baldan üzerine dökmesini söylüyorum.Hem tüpten sıkmak hoşuna gidiyor hem de üzerinde araba,winnie resimleri falan olduğu için cazip geliyor.Sürme işlemi bitince hemen ikinci parçayı eline tutuşturup tekrar sürmesini söylüyorum.O bir yandan oyalanırken bende hazır olan dilimi yediriyorum.

Aynı zamanda kahvaltı ya da ikindi için küçük krepler hazırlayıp üzerine yine tüp bal koyması yada çokokrem sürmesi de sağlanabilecek alternatiflerden biri.

İkindi için 4-5 yumurtadan yapılmış damla çikolatalı yada karışık meyveli keki de öneririm.Yanında sütle hoşlarına gidiyor.

Benim oğlumun (çok enteresandır ki) köfteyle ve patates kızartmasıyla da arası pek hoş değil.Patates kızartması için hiç zorlamasam da köfte için şu yöntemi buldum.Köftesini her zaman hamburger köftesi şeklinde hazırlıyorum.Ketçaptan küçük gözler ve domatesten ağız yapıyorum.Önce neresini yiyelim diye başlayıp sağ gözü,ağzı derken köfteyi bitiriyoruz.Arada sırada da hamburger olarak hazırlıyorum,içini domates,ketçap ve kıvırcıkla süslüyorum.  

Fasülye,mercimek,karnıbahar tarzı sulu yemekleri biz ekmek batırma yemeği diye isimlendirdik.Efe yemeklere ekmek batırmayı çok sevdiği için.Ama yine de bu tarz yemekleri yedirmek çok daha meşakkatli.Bunun için bulduğum yol, bilgisayardan paint açıp boyama yaparken yedirmek.Hem eğleniyor,hemde yiyor.

Bu arada eğer varsa Iphone yada Ipad hayat kurtaran iki önemli buluştur.Yalnız telefon yada Ipad kullanımı evde sınırlamasız olursa yemek  zamanı vermeniz fazla bir etki yaratmaz.Yemek zamanı kullanımla sınırlarsanız çok daha cazip hale gelecek ve o mutlulukla oyuna dalmışken yedirmek çok daha kolay olacaktır.

2 yemek arasında 3-4 saat bırakmanın ve çocuğa mümkün olduğunca küçük porsiyonlar sunmanın da çok önemli olduğunu söyleyeyim.Kocaman yemek tabağını görüp en baştan gözünü korkutmayın derim.

Hadi bakalım,herkese kolay gelsin...

Yorumlarınız

Arkadaşlar bugünden itibaren yorum butonumu aktif hale getirmiş bulunuyorum.
bilgilerinize..

14 Haziran 2012 Perşembe

Bayan Sürücüler Evrim Geçirdi

Genelde biz bayanlar hep erkek sürücülerden daha iyi yada daha dikkatli araba kullandığımızı söyleriz.Ben de zaten bu fikrin savunucularındanım.

Hepimiz de erkek sürücülerin yol vermediğinden,bayan görünce sıkıştırdıklarından şikayet ederiz.Birkaç gün önce bu konuyla ilgili başımdan geçen bir olayı da buradan anlatmak istedim.

Bir yakınım için emlakçıya gittik.Emlakçıdaki bayan arkadaş sağolsun bizimle çok ilgilendi,sohbet,muhabbet,çaylar derken sıra evleri gezmeye geldi.
Çıktık güzelce arabaya bindik (araba da kangoo tarzı bi araba) Amanın binmez olaydık,O da ne! Arkadaş şöför değil,trafik canavarı çıktı.
Hızlı sürmeyi falan geçtim,arabaların yanından nasıl geçtiğini falan görünce gözlerime inanamadım. Aman yavaş falan dediysekte ama arkadaş bizi pek dikkate almadı.
Allahtan bizi başka birine devretmesi gerekti de canımızı kurtardık :))

O gün yanımdaki bayan arkadaşımla (o da araç kullanıyor) bu olayın kritiğini de espirisini de baya yaptık.

Fakat enteresan olan şu; bugün eve dönerken yanımdaki bi arabayla mücadele ettiğimi fark ettim.Bir o burnunu çıkartıyor,bir ben,bir o,bir ben.

Bir iki hamleden sonra sinirlendim 'bak beni bayan gördü yola atlıyor' falan diye düşünüp şöyle bir ters ters bakayım şu adama dedim.

Aaaaa ne göreyim O'da bayan! Sonra halimize güldüm,yol verdim.

Küçük balık büyük balığı yemesin diye üzüm üzüme baka baka kararmış..Bunu da böylece anlamış oldum.

HürHaber'de yayınlanan yazım

http://www.hurhaber.com/yazar/Devletimin-Giden-Komutanlari/11389

13 Haziran 2012 Çarşamba

Pazar Alışverişi Bir Sanattır

Uzun bir aradan sonra geçen hafta çarşamba günü Yeşilköy Pazarı'na gittim.Efe beye ve kendime pazarların kralı olan Yeşilköy'den şöyle güzel bi alış-veriş yaptım.Bilen bilir
 Yeşilköy Pazarı gezmeye doyulmaz,pazarın içinde bulunan bir sürü gözlemeciden birinde mola verilir,yenilir,içilir ve gezmeye devam edilir.Ben de aynen öyle yaptım.

Birkaç saatlik bir turun ardından bir sürü poşetle eve döndüm.Efe'ye aldıklarımı denetmeye başladım.Benim gözümde oğlum hiç büyümemiş.Aldıklarımın çoğu küçük geldi.
Sıra kendime aldıklarımı denemeye geldi onları da tutturamamışım,büyük oldu.

Bu hafta sabah erkenden (malum pazara 11'den sonra girmek en az 45 dk falan sürüyor) elimde poşetlerimle pazar yolunu tuttum.Pazarın yeni hali konusunda yeterli tecrübem olmaması yada aldıklarımın tam olacağından emin olduğum (!) için neyi nereden aldığıma da dikkat etmemişim.Bir o yana gittim bir bu yana.Baktım olmayacak tezgahı gözüm bir yerden ısırırsa sormaya başladım "abi pardon bunu sizden mi almıştım" Allahtan esnaf düzgün çıktı.Herkes malını sahiplendi,değişimlerimi yaptırdım.Bu sefer aldıklarım da çok şükür CUK oturdu.

Artık anladım ki pazara gidip göz kararıyla tek seferde beden tutturup alış-veriş yapmakta bir sanatmış yani.Ben bu sınavdan fena çaktım.Doğru tezgahları buluncaya kadar
ayaklarıma kara sular indi.Gerçi bu sefer aldıklarımın kaçıncı sokakta kaç numaralı tezgahta olduğunu falan öğrendim.Yine tutturamam da tekrar gitmem gerekir diye.
Aklım başıma geldi ama sonradan..

Ne yapalım kaderde bu da varmış..

Yenilikçi Hamilelere Duyuru

Bugünkü yazım son yılların olmazsa olmazlarından olan hastanelerdeki oda süslemeleriyle ilgili.

Yeni doğacak olan bebişini cicili bicili bir odada,süslü püslü bir yatakta prenses edasıyla kim kucağına almak istemez ki?

Oğlumu kucağıma alacağım gün ben de hastane odamı süsletmiştim.Neredeyse 3,5 yıl oldu ama (dudak uçuklatan paralar vermediğiniz sürece) hala aynı şeyler yapılıyor.Ben bile çevrede hep aynı şeyleri görmekten bıktım.E bende değişik süslemeler düşünüyorum ama deve yüküyle de para ödemek istemiyorum diyorsanız doğru adrestesiniz.

Buradan ilan ediyorum: yaratıcı kuzen Seda ve ben bu işe girmiş bulunuyoruz.Sizler için bambaşka süslemeler hazırlamak üzere kolları sıvadık.Bomba gibi fikirlerle geliyoruz..

Eğer siz ya da çevrenizde her kapıda,her odada aynı şeyleri görmekten sıkılmış,yenilikçi gebecikler varsa lütfen bizimle bu blogdan irtibata geçmesini sağlayın.


12 Haziran 2012 Salı

Enfes Şipşak Tavuk

Son günlerde arkadaşlarımızla aramızda pek bi 'biz size geliyoruz'durumu hakim oldu ve bunun sonucunda hemencecik yapılması gereken yemekler neler diye araştırmalara başladım...

Böyle durumlarda insan malzeme almaya mı gitsin hazırlık mı yapsın ne yapsın? Yemek ne kadar pratik olursa evi toparlama ve sofra hazırlamaya ayırılacak zaman da o kadar fazla olur mantığıyla
 aklımızda bulunması zorunlu olan tariflerden birini sizlerle paylaşmak istedim.

Yine acil bir yemek hazırlığındayken arkadaşımın önerdiği bir yemek denedim.Ben ve arkadaş eşrafı bu çok lezzetli ve pratik yemeğe bayıldık.

Tavukları schnitzellik olarak 6-7 parça hazırlatıp alıyoruz.Borcama diziyoruz.Üzerine biraz köri ve 1 paket Knorr mantarlı makarna sosunu da tamamen serpiştiriyoruz.Üzerine 1 paket krema döküyoruz ve son olarak kırmızı biberi halkalar halinde kesip üzerlerine koyuyoruz.

Hazırlaması 3 dakika falan sürüyor :))

200 derece fırında 15-20 dakika kadar kısa bir sürede hem görüntü hem de lezzet olarak harika olan yemeğimiz hazır oluyor.


Herkese afiyet olsun...

Yeni Anaokulumuz

Önümüzdeki eğitim yılı 3,5 yaşında olacak olan oğlum Efe'm için uzun süren araştırmalar sonucunda bir anaokulu buldum.

Eğitim kadrosu iyi olsun,yönetimi disiplinli olsun,sınıfları ferah olsun,güvenlik unsurları tam olsun,bahçesi büyük olsun,yabancı dil eğitimi tam gün olsun,havuzu olsun o da olsun bu da olsun derken en sonunda kararımızı verdik.Oyun gurubundan arkadaşımız olan Sarp ile birlikte yeni okulumuz olan Florya Doğa Anaokulu'na kayıt olduk.

Geçen hafta sonu bu iki kankiye yeni okullarında bir alıştırma turu attıralım dedik.Okulun önünden geçerken içeriye cümbür cemaat dalıverdik.
 Bizim Survivor hastası Efe bahçedeki alet erdevatı görünce çıldırdı tabii..Önce Nihat oldu halkaların içinden geçti.Sonra Cevher oldu tırmanarak kaydırağa çıktı:) Hopladı zıpladı derkeeennn bahçede gezinen ördekleri gördü..

Bir yandan Sarp bir yandan Efe ördekleri oradan oraya koşturdular.Hayvancıkları bu iki azmandan nasıl kurtaracağımızı düşünürken başına geleceklerden haberi olmayan iki kaplumbağa yanımızda bitiverdi.Kafasını okşamaya uğraştılar durdular.Çok ama çok eğlendiler.

Şimdi kuzum soruyor: anne havuzlu okula ne zaman gideceğim ?

Yaz bitecek,sende azıcık daha büyüyeceksin o zaman anneciğim.

Geçen gün yağan şiddetli yağmur sonrası: anne yaz bitti çok yağmur yağdı hadi havuzlu okula gidelim :)

 Oğlumla birlikte yeni eğitim yılı için çok ama çok sabırsızlanıyoruz

10 Haziran 2012 Pazar

Denenmiş Başarılmış Dr. Dukan Diyeti

Son günlerde en çok ilgilendiğim konulardan olan (mevsim itibariyle) zayıflamaya da yer vermesem olmazdı yani.Şaka maka 10 günü bulmadan 3,5 kiloyu verdim gitti :))) 
Zaten bu blog falan zayıflamanın dayanılmaz hafifliğiyle geldi aklıma, özgüven olayı yani ...
 
Şimdi işin aslı şu:Dr Dukan'ın diyetinin yumuşatılmışı.5-6 kilo fazla olunca diyeti arada bozmak yumuşatmak oluyor hihih..Ben öyle sabah 1 dilim ekmek 3 zeytin,
öğlen 4 köfte-salata falan yapacak,haftalar sonra da anca 1 kilo eridiğimi görecek modda değilim,hemen erimem lazım sadece 5 kilocuk...
 
 Sabah hafif yağlı tavaya kırdım 2 yumurta yanına da sekersız cay
 
 Öğlen aldım hazır paket donerı allahıma sukur 1 kutuyu afıyetle yedım yanında zero kola
 
 Akşama da yarım haşlanmış tavuk yedim..1,5-2 lıtre de su 

 İlk 3 gün saf protein diyetini kaçamak yapmadan uygulayın derim.Bu hakkınızı sonraki günlere saklayın.
 
 Her türlü proteini yanına yoğurtla kolayla yiyin.Sadece ekmek,pilav ve makarna yemeden 3-4 kiloua bye bye deyin.Deneyipte başaramayacak kimse olmamalı bunu hem kolay hemde devamlı karnımız tok daha ne olsun.

Bu konuda İsteyen olursa yardımcı olurum.Kitabı hatim edip kendime göre uyarladım,sizler için de birşeyler düşünüp yazabilirim :))
 

Şimdiden herkese kolay gelsin

8 Haziran 2012 Cuma

Çölyak,PKU;Diyabet

Bugün 3 yaşındaki kuzum Efe'yle birlikte Carrefour'a alışverişe gittik. Kasada ödeme yaparken BÜYÜK KOMUTAN ALİ ARKADAŞLARIYLA ÖĞRENİYOR isimli bir kitap dağıtıldığını farkettim. Çocuklarla ilgili olduğu her halinden belli oluyordu. Bir tane aldım.

Eve gelince Efe'yle birlikte kitabı incelemeye başladık. Kitaptaki Ali okula başlıyor.Okulda çölyak,PKU ve diyabetli 3 arkadaşla ve bu arkadaşlarının hastalıkları sebebiyle nasıl beslenmesi gerektiğiyle tanışıyor.

Çocuklar malum özellikle kendi yaş gruplarında bir takım gözle görülür hastalıklara karşı acımasız oluyor. Bu tarz bir kitapla erken yaşta çocuklar değişik hastalıklar olduğunu ve bu durumda olan insanların nasıl yaşamını devam ettirmeleri gerektiği konusunda bilgilendiriliyorlar. Ne kadar güzel!

Bu çalışma benim çok hoşuma gitti açıkçası. Kitap Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi tarafından Bakırköy İlçe Milli Eğitim  Müdürlüğü,PKU Aile Derneği,İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Carrefour'un katkıları ile hazırlanmış.

Emeği geçen herkese toplumu bu konuda bilinçlendirmeye yönelik çalışmalarından ötürü teşekkürlerimi sunmak boynumun borcudur.

Ellerinize sağlık.

Çocukla 10 Numara Tatil

Çocuklu ailelerin neredeyse en büyük ihtiyacı dinlenmek.Çocuklu aile ve dinlenmek kelimeleri aynı anda nasıl kullanılır diye düşünmeyin.2 sene yaz tatiline gözümüzün korkmasından dolayı çıkamayan BİZ en sonunda gözümüzü kararttık ve otel arayışına giriştik.

Daha önce bizim kudurukla bir tatil deneyimimiz olmadığı için yanımıza bir aile büyüğü falan alalım mı diye baya bi düşündük.Ama çocuklu tatile de baştan alışalım,kendimize ona göre bi düzen kuralım dedik ve Antalya yolunu tuttuk.

Adresimiz Sueno Side idi.

Eğer boş yer bulabiliyorsanız kesinlikle göl evlerinde kalın derim.Öğlen Antalya'nın kavurucu sıcağında bu çocuğu haşlanmaktan nasıl kurtarırım diye düşünmezsiniz.
Her yer cayır cayır yanarken siz ağaçların arasındaki havuza rahatlıkla girebilirsiniz.

Eğer çocuğunuz bizimki gibi yemek yemede problemliyse sıfır sorun yaşarsınız.Saat 12-18 arası pideden balık ekmeğe,pizzadan hamburgere,köfteden gözlemeye,
meyveden sulu yemeğe kadar herşeyi havuzun dibinde rahatlıkla bulabilirsiniz.

Öğleden sonra deniz kenarına inip tamamen kum olan plajda takılıp,akşam yemeğinden sonra tesis içindeki lunaparkta ufaklığı ve kendinizi eğlendirebilirsiniz.

Herkese iyi tatiller..